VAHİY, İSLAMİYET VE ALEVİLİK

 

“Esirgeyen ve bağışlayan ALLAH’ın Adıyla”

1-“Ya Muhammed, de ki: Ey kâfirler ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.

2-Şu anda sizde benim kulluk ettiğime kulluk etmiyorsunuz.

3-Bende sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim.

4-Öyle ya sizde benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz.

5-O halde sizin dininiz size benim dinim bana”

(El Kâfirun Suresi)

      DÖRT SEMAVİ DİN VE DÖRT KAPI 40 MAKAM?

 “Nur evvela Sina Dağından geldi” yani Allah Tebareke ve Teâlâ’nın vahyi Sina Dağında Musa a.s. Hazretlerine indirildi.

 “Sair Dağında bizleri nurlandırdı” sözlerinden amaç, Allah Azze ve Celle’nin İsa Bin Meryem’e vahiy nazil ettiği dağdır.

Ve “Faran Dağında bizlere göründü sözlerinden maksat ise Mekke’ye bir günlük mesafede olan dağlardır.

(Daha sonra Mekkeliler Nur Dağı dediler.)

 Şaya Peygamber Tevrat’ta şöyle der?

 “İki binici görüyorum! Yeryüzü onlara ışık saçıyor onların nuru şavkı veriyor yeryüzüne.

Onların biri merkebe biniyor, diğeri ise deveye binendir.

  Merkebe binen İsa a.s. dır. Deveye binen ise Hz. Muhammed Mustafa, a.s.dır.

 “Hz. Davut a.s. Zebur kitabında şöyle buyurur!

Allah’ım fetretten sonra yeryüzüne sünneti dirilten yüce bir Peygamber gönder.

Ve Davut’un duası kabul olur! Fetret’ten sonra Hz. Muhammed Mustafa, a.s. gönderilmiştir.

(Kaynak : İmam Ali Rıza Şahi Horasan’ın münazarasından alıntı)

Tüm semavi dinlerin genel adı İslam’dır.

Hani Ayet’te bahsettiği gibi “Ya Muhammed bugün dininizi Kemale erdirdim, din olarak İslam’ı seçtim ve İbrahim’in dinine olduğu gibi uyunuz, bizim dini inancımızdan asla bir değişiklik ve sapkınlık bulamazsınız” denilen yüce ayetten de, anlaşılacağı gibi dini inançlar arasında asla bir değişiklik bulamazsınız.

       ŞAH HATAYİ ŞÖYLE İFADE ETMİŞ?

         Şah Hatayim eydür heman

        Dağları bürüdü duman

        İşte İncil işte Kur-an

        Seçebilirsen gel beri.

   Yani demem o ki, 1400 yıldır bizleri, daha doğrusu kendilerini İslam veya Müslüman sanan bir kesimi! Sanki gerçek islammış gibi Emevi’nin Vahabi Mezhep sapkınlıkları ile aldatmak ve halkı kin ve nefret ile dolduruşa getirip Katliamlar tertiplemek.

     Küçük yaşta evlilikler, namaz kılınırken önünden kadın geçince namazın bozulması, hatta alınan borca karşın ipotek edilmesi, kadının insandan sayılmaması ve alınıp satılıyor olması İslam’dan öncesinin Vahabi Mezhep İçtihatlarından olduğu artık tüm islam âlimlerince itiraf edilmektedir.

       Hz. Muhammed üç yıldan beri güvendiği çok az kişiye islamı anlatıyordu, bunun dışında hep ilahi bir emrin gelmesini beklerken genelde halaları ile görüşüyor ve onlar vasıtasıyla genelde İbrahim’in dini inancına hala bağlı olanlar üzerinden aile bireyleri üzerinden etkili olmak istiyordu.

Nihayet istenilen Ayet gelmişti!

“Önce en yakın akrabalarını azaptan sakındır” (Şuara 214)

       Hz Muhammed’in halası, Safiyye ona şöyle bir nasihatte bulunmuştu! Yakınlarını davet et ama Ebu Lehep olmasın demişti, zira o sizleri sevmez seni konuşturmaz demişti.  

Hz. Resul vahyedilen ayetten sonra amcası Hz. Ebu Talib’in evinde akrabalarına bir yemek hazırlar, fakat et yemeği ve süt bir kişiliktir.! Hz. Muhammed, servis ederken “Bismillah” der ve buyurur! Herkes yemeğini alır fakat Hakk’ın bereketiyle 45 kişi o bir kişilik yemekten alır ve sütten dilediğince içer ama yemek ve sütten azalma görülmez.

Bu esnada, Ebu Lehep söze başlar ve şöyle der! Bu akşam kardeşinizin oğlu iyi bir sihir yaptı hepinizin gözlerini bağladı ve artık O, ne derse onu yaparsınız deyip sofradan kalkar herkeste onunla birlikte dağılır, Hz. Muhammed hiçbir şey demez fakat ümitsizliğe de düşmez.

    Bir daha aynı daveti yapar bu sefer Ebu Lehep vardır ama Hz. Muhammed, onun konuşmasına fırsat vermeden ayağa kalkar ve konuşmaya başlar!

    Hamd yalnız Allah’a mahsustur, ben de ona hamd ederim, yardımı ancak ondan isterim ona inanır ona dayanırım, şeksiz şüphesiz bilmekle beraber size de bildiririm ki, Allah’tan başka İlah yoktur.

    Sonra asıl konuyu şöyle açıkladı!

Allah’ıma yemin olsun ki, ben bütün insanlara yalan söylemiş olsam bile sizlere asla yalan söylemem, bütün insanları kandırsam bile sizi asla aldatmam.

    Sizleri O’ndan başka, İlah olmayan Allah’a imana davet ediyorum, ben de onun hususen (özellikle) ve umumi olarakta bütün insanlığa gönderdiği Peygamberiyim”.

    Hz. Ebu Talip ayağa katlı ve kardeşinin oğlunu hararetle kutladı ve şöyle bir konuşma yaptı!

Ya Muhammed; sana severek ve candan yardım edeceğiz, öğütlerini benimsedik ve kabullendik tasdik ettik, burada toplananlar senin de atanın oğullarıdır bende onlardan biriyim.

    Sen emrolunduğun yüce görevine devam et Allah’a yemin olsun ki, etrafını kuşatıp seni korumaktan bir an bile geri durmayacağım, diğer akrabaları da Ebu Talip Hazretlerini tasdik ettiler ve Hz. Muhammed’in hoşlanmayacağı hiçbir söz söylemediler.

    Sadece biri hariç İslamiyet’in başından beri hep kin ve kibir ile muhalif olan biri Ebu Lehep ortaya atıldı ve hiddetle konuşmaya başladı!

    Ey Abdülmuttalip oğulları Tanrılara yemin olsun ki, bu bir kötülüktür.Başkaları yapmadan siz onu durdurun bu işten vaz geçirin şayet yapmazsanız yarın hakarete uğrarsınız ve onu muhafaza etmeye kalkarsanız sizler öldürülürsünüz.

    Ebu Leheb’e cevap kız kardeşi yani Hz. Muhammed’in halası Safiyyeden geldi!

Ey Kardeşim! Kardeşi’nin oğlunu ve onun dinini hor ve hakir bırakmak sana yaraşırmı?

Vallahi bugün yaşayan ve önceki âlimler buyurdukları bilgi de bu yönde değil mi?

    Yani Abdülmuttalip’in neslinden bir Peygamber’in zuhur edeceğini haber vermişlerdir.

Ve O Peygamber dünyaya gelmeden babadan öksüz kalacak ve henüz bebek iken de, anneden yetim kalacaktır diye günümüz âlimlerince hala anlatılmıyor mu? ,dedi.

Ey kardeşim Ebu Lehep işte bu bizim kardeşimizin oğlu adına emin dedikleri Hz. Muhammed’dir dedi.

    Ebu Lehep hırsla ayağa kalktı:

Andolsun ki, bu boşuna bir umuttur zaten biz haşimi kadınlarımızın bu özgürlükleri erkeklerine bir ayak bağı ve köstebek mesabesindedir, Kureyş ve Emevi aileleri ve onlarla birlikte bütün Araplar ayaklandığı zaman onlara karşı koyacak bizim ne kuvvetimiz var ki? Vallahi biz onların yanında yutulacak bir lokma gibiyiz diye çıkışır.

  Buna Hz. Ebu talip cevap verir!

Benim korkak kardeşim bu sana hiç yakışmıyor, bizler sağ oldukça onu koruyacağız der.

Sonra Hz. Muhammed’e nasihatte bulunur ve tavsiye de bulunur.            

Kaynaklar

Kur-anı Kerim. Fiyuzat (Şemsettin yeşil)

Sorularla İslamiyet. (Siyeri Nebi)

Evliyalar Şahı kitabı, (Dr. Ali Derman)

 

NOT: Sohbetimizin bir sonraki bölüm de (6) devam edilecektir...

                                              ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI