alevi islam logo
alevi islam logo
HZ. HIZIR VE HIZIR ORUCU

HZ. HIZIR VE HIZIR ORUCU

07.02.2022

  Bu mübarek günler için Kur’an-ı azmi şan bize ne emrediyor, evvela ona bakalım?

 “Esirgeyen bağışlayan Allah’ın adıyla”

 “Ey sahte benlikten soyunup, esbaba değil de, sebepleri halk edene hakkıyla teslim olan kulum! Sen dünya denilen âlem-i imtihanda Rabbinden hoşnut, Rabbin senden razı olarak yaşadın. Kudretle azamet yarışına kalkmadın. Nazarı hakikatte meşhud olan Hakk’tır diye iman ettin. Ah almadın, kalbin bütün mahlûkata karşı şefkatle çarptı. Elbette bunun mükâfatını görecektin. Bana gel, sevdiğim has kullarımın arasına gir. İşte cenneti sıfatım, işte cennet-i zatım...” (Enfal 46 meali)

    Daveti süphanisini Rahmet-i İlahisi ile Lütufkârlığı bahşeden Allah’ıma hamdederim. 

    Hz. Muhammed Mustafa a.s. ve Ali Cenab-ı Mürteza a.s. ve evladına Salât ve Selam olsun. Bu methiyelerin tümü onlara mahsustur, onlar için nazil olunmuştur.

    Cenabı Hakk görünen en güzel simasıyla kâinatı halk etmiş ve emirlerini şöyle sıralamıştır?   

  “Onlar verdikleri sözü yerine getirirler ve dehşeti her yerde hisseden bir günde korkarlar.”

 (İnsan suresi Ayet 7)

   “Onlar (kendileri) yemek istedikleri halde yiyeceği yetime, yoksula ve esire ikram ederler.”

 (İnsan Suresi Ayet 8)

    Ve şöyle derler: “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; bunun için sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekleriz”.

(İnsan suresi Ayet 9)

    “Çünkü biz, o suratları asan kara günde Rabbimize vereceğimiz hesaptan korkarız”.

(İnsan suresi Ayet 10)

  “Allah’ta onları o günün dehşetinden korur ve kendilerine Mutluluk ve sevinç verir.”

(İnsan suresi Ayet 11)

    Evet değerli canlar Kur’an-ı azmi şan böyle anlatır ve insan suresi ve daha birçok ayetlerde,

 Hz. İmam-ı Ali Cenab-ı Mürteza’nın şanına nazil olan ayetler vardır.

Hz. İmam Ali a.s. Nehcül Belaga adlı eserinde ki, bir hadisinde bizlere şöyle seslenmekte:

    “Ey Allah’ın Kulları; Hakk’a ve Halka karşı yaptıklarınız tartılmadan evvel siz tartın kendinizi,hesabınız görülmeden siz görün hesabınızı.

Boğazınız sıkılmadan önce nefes alın.

    Zorla götürülmeden önce ram olun ve bilin ki, her kim kendisine yardım etmez öğüt vermezse ve her kim kendisini korkutmazsa, başka bir korkutucu ona fayda vermez.

    Başka bir öğütçünün öğüdü ona asla fayda veremez.”

Demem o ki,  sahte benlikten arınmışların ve Kâinata bir gözle bakanların Tanrı katında ermiş olduğu mertebenin sonsuzluğu elbette tartışılamaz.

    Bizlerin adına Hızır a.s. Orucu dediğimiz o gün yani her yıl Şubat ayının ikinci haftasına denk gelen 13 Şubat ile 13 Mart Ayı kapsamında geçen zamana da, Hızır Ayı dediğimiz bu ay da bizler niçin oruç tutarız?

    Bütün dini inançlarda var olan ve hatta çok Tanrılı inanışlarda görülen bu ay Alevi İslam İnancında nasıl Üç- Beş veya Yedi gün Oruca bir başlangıç oldu?

    Ehl-i Beyt’in ikinci ve üçüncü Hakk imamları olan Hz. Hasan-ı Mücteba ve Hz. Hüseyin-i Şehidi Kerbela’nın henüz çocuk yaşta iken hastalanıp yatağa düşmeleri sonucunda aile üzüntüye düşer, Dedeleri Hz. Resul-ü Ekrem’e giderler.

    Hz. Ali ve Hz. Fatıma: Ya Resulallah senin iki göz nurların olan evlatların hastalandılar deyip üzüntülerini beyan edince...

    Hz. Resulallah onlara! Ya Ali Ya Fatıma: Üç gün Nezir Orucu tutunuz, Hakk’ın inayetiyle evlatlarımız sağlıklarına kavuşurlar inşallah ve onları evlerine gönderir.

    Ve bizim Miladi takvimimizce 12 veya 13 Şubat günü tutulan bu oruç üç gün boyunca her akşam kapıya gelen esire,yetime ve fakire masalarındaki azıklarını verirler.

    Ve yukarıda zikrettiğimiz Kur’an ayetleri nazil olur, sonrasında Hz. İmam Hasan-ı Mücteba ve Hz. İmam Hüseyin-i Şehidi Kerbela sağlığına kavuşurlar. 

    Yukarıda Kur’an ayetleri ile belirtildiği gibi, onlar hiçbir karşılık beklemeden tanımadıkları halde kapılarını çalan ve yardım dileyen her bireye yardım ettiler ve asla bir karşılık beklemediler, yani bu ay ve tüm yaşamımız boyunca gerçekten yardıma muhtaç olan kim olursa olsun yardım edilmesi bir insanlık vazifemiz olmalıdır.

    Ve bu kış aylarının zor zamanlarında Hızır olup darda ve zordakilere yetişmek yardım elimizi uzatmak bir insani görevdir.

    Bizler de, evvela ailemizin komşu akrabanın sağlığı adına Rabbimize üç gün nezir orucu eda ediyor ve tutuyoruz sağlığı yerinde olanlara dışında kişiye herhangi bir mecburi zorlama olmaksızın özgür birey olarak oruç tutar.

    Ayrıca diğer türk boylarında ki, Hızır a.s. veya kullardan bir kul olan Hızır inancına bakalım...

AYAZ BABA:

Türkmen ve Özbeklerde AYAZ BABA diye bilinir bazı yörelerinde KAR BABA, derler. Azerbaycan da, ŞAHTA BABA olarak bilinir.Bazı türk boylarında AYAZ ATA derler.

Yakutlar arasında, ise Çış Kan derler. Yani Kış Han, olarak bilinen ve hala çoğu bölgelerde uygulanan oruç ve etkinlikler vardır.

Ve türki söylencelere göre, karda kışta ortaya çıkıp açlara muhtaçlara ve kimsesizlere yardım elini uzatan bir teşekkür dahi beklemeden sırra kadem basan kadri-şinas bir babamızın olduğunu biliyor muydunuz? Bizler yinede Hızır a.s. demeye devam edeceğiz.

    Dilerseniz bir de, Hz. Musa ile Hz. Hızır kıssasına bakalım:

El Kehf Suresi 60 ile 82 ayetlerine binaen şöyle anlatmakta;

Hz. Musa a.s. Rabbin inayetiyle Firavun helak olduktan sonra Mısırda minberde hutbe irad ediyordu, ashabına Hakk ve Hakikati anlatıyordu.Kalpler huzur dolu idi, gözler sıcak gözyaşları ile donandı.Huzur da olanlardan kendisine soruldu:

Ya Nebiyyullah! Sizden daha âlim kimse var mıdır?

    Musa “hayır” dedi, bencillik edip kibirli davrandı, sonra kendince “acaba varmı?” diye düşündü.

    Cenab-ı Hakk gayb’dan nida eyledi “var Ey Musa var” benim öyle kullarım vardır ki, onlar senden daha âlimdir buyurdu:

    Mecma-ül Bahreyn’de bir kulum bulunmakta o’da, benim âlim kullarımın arasındadır dedi.

    Musa: “Ya Rabbim” dedi, “Emret delalet buyur ona hizmet edeyim onun bilgisinden nasipleneyim.”

    Bunu üzerine Hz. Musa, Şakirdine (Yol arkadaşına) dedi ki:

Allah’ın fermanı ile Mecma-ül Bahreyn’e yani iki denizin birleştiği yere varacağım ve bu yolda öleceğimi bilsem dönmeyeceğim taki, İlmi Ledün’ü o Yüce zattan alana kadar,bu yola çıkarken sende bana refakat eder misin?

    Kendisine refakat etmesini istediği zat Yeşu idi ve Yeşu ona refakat etmeyi kabul etti.

NOT: (Güzel Canlar burada ilmi tahsil için bir Hakk Peygamberinin ölümü bile göze alarak Ledün İlmi, yani Hal İlmini almak istemesi ve kendisi bir vahiy Peygamberi olmasına rağmen kibir ve gurur etmeyip, kullardan bir kul diye bilinen o Hakk velisine gitmesi ve Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa a.s.’ın, ilim çinde ise dahi gidin o ilmi bulun alın demesi hal ilmi’nin yüceliğini göstermektedir.

       Ve Hz. Musa ile arkadaşı Yeşu iki denizin birleştiği yere geldiklerinde azık olarak getirdikleri balıklarını unuttular. Ve bir mucize gerçekleşti! Balıkları canlanıp suya karışıp gizlendi.

    Bir gün bir gece yolculuktan sonra Hz. Musa şakirdine acıktık azığımızı getir. Lakin azıkları bir önceki mola yerinde unuttuğunu hatırladılar ve Yeşu gördün mü efendim o kayanın dibinde azığımızı unuttuk İblis bana unutturdu lanet olsun ona dedi.

    Musa işte aradığımız işaret budur dedi, biz bu yorgunluğu bunun için çektik vicdan matlubunu bulacaktır işaret hasıl oldu ve geliş izlerini takip ederek döndüler, balığın suya atladığı yere kadar geldiler.Derken orada kullarımızdan seçtiğimiz, bila amel ihsan ettiğimiz yani temiz bir ahlak ile ve hal ilmiyle donattığımız İrfan ve Kemal’e ermiş bir kulumuzu buldular.

    Hz. Musa Hz. Hızır’ın huzuruna vardı edeple ona Tanrı’nın emriyle kendisinden Ledün ilmini almak istediğini dile getirince, Hz. Hızır Musa’ya Ya Musa Tevrat sana yetmiyor mu ? dedi.

    Ya Musa ; benim ilmim gaybubet ilmidir, senin ise zevahiridir  (Zahir-i) demek, Ya Musa sen sahip olamadığın bu gayb ilmine nasıl sabredersin?

    Hz. Musa inşallah beni sabredenlerden bulursun Rabbimin iradesi benim sabrıma sirayet eder ve ben senin hiçbir emrine asi olmam dedi.

    Hz. Hızır a.s. Hz. Musa’ya tavsiyelerde bulundu: Eğer bana tabi olursan, ben sana bir şey söylemedikçe, bir şeyi tebliğ etmedikçe bana bir sual sorma. Mecbur kalsan dahi sorma. Zahiri ve şeriatın muhalif bulsan dahi sorma ve anlamaya kalkma. Ta ki, ben sana açık ve anlayacağın bir lisanı hakk ile beyan edene dek. ve Musa teslim oldu.

    Bu şifahi mukavele tamam olunca Hz. Hızır ile Hz. Musa sahile doğru yürüdüler ve orada beklemekte olan gemiye bindiler, Hz. Hızır gemiyi deldi su içeriye girmeye başladı.

    Hz. Musa bu hali görünce Nübüvvet Şefkatiyle: Ya Hızır İçindekileri gark etmek için mi gemiyi deldin, vallahi sen bu fiilinle çok fena bir iş yaptın dedi.

    Hz Hızır: Ey beni İsrail Peygamberi sen sana bildirilen ilimden başka ilmin olmadığını sanırsın, lakin bize gayb ilmi (Hal İlmi) bildirilmiştir. Sen sana verilen ilmin dışında başka ilimden haberdar değilsin, ben sana dedim sen benim ile sabra tahammül edemezsin dedi.

    Hz. Musa: Ya Hızır! Vasiyetimi unuttum sana teslim oldum unuttuğum şey ile beni suçlama, beni sohbetinden ve ilminden mahrum eyleme, bana kolaylık göster dedi.

Denizden yolculuğu bitti, indiler karada yürüyerek gittiler, yolda oynamakta olan bir çocuğu öldürdü.

    “Hz. Musa bu hali hiç hazmedemedi, sen çok kötü bir iş işledin bigünah ve hiçbir nefse bedel olmaksızın ter temiz bir çocuğu öldürüverdin vallahi bigünah bir insanı katlettiğinden dolayı çok menfur, çok münker bir şey yaptın” dedi.

    Hz. Hızır sert bir lisan ile  seninle benim ilmim arasında münasebet, muvafakat yok. Beni bırak! Sen benimle sabra kadir olamazsın demedim mi? dedi.

    Hz Musa özür dileyerek; “Sui edebimden, nakzı haddimden dolayı beni sohbetinden mahrum etme” diye niyazda bulundu. Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam beni refakatine kabul etme ve benimle müsahip olma, doğrusu benim tarafımdan sana bir itiraz gelmeyecektir dedi”.

    “Nihayet oradan gittiler bir şehre geldiler, ahalisinden yiyecek istediler, oranın halkı bunları misafir etmek istemedi, şehrin kenar yerinde duvarı yıkılmakta olan bir ev gördüler, Hz. Hızır Hemen o yıkılmakta olan duvarı ördü ve yeni gibi oldu.

    Hz. Musa’nın garibine gitti Hz. Hızır’a şöyle dedi!

Eğer isteseydin düzelttiğin duvar için ücret alırdın, onlar bize bir lokma yemeği vermekten kaçındılar ve cimrilik ettiler, bu hizmetine karşılık dileseydin ücret alırdın bizde açlığımızı giderirdik dedi.”

    Hz. Hızır, Ey Musa; işte senin bana itirazda bulunduğun O, üç olayın Bâtıni (Gaybı) ve Zahiri (Beşeri) anlamları! Otur dinle ve yollarımız bundan sonra ayrılıyor dedi.

    Ey Musa sen ki, beşeriyette Rabbimiz tarafından vahyedilen bir Peygamberi haksın.

Lakin halimin de Gaybın Nebilerine mahsus gizemler vardır ki, İlki: O, gemiyi delmemdir! Aslında deldiğimiz o gemi senin benim kendi bedenimizdir, bedenimizde sürekli bizi saptırmak isteyen kötü nefis bizi gasp edip iblisin yoluna saptırmamak için gerektiğinde bedenimizden azapta duysak o kötü nefsi uzaklaştıracağız, bunu yapmazsak ona kul oluruz Ey Musa.

Ve zahirde yani beşeri yaşamda ise! Bu gemi fakir ve fukaraya erzak taşıyan bir gemi idi, onlara hayır için giden bu geminin gövdesi temiz ve güzel olmasından dolayı, ileride beklemekte olan zalim ve aç gözlü bir kıral vardı o zalim bu gemiye el koymasın diye biz azıcık boyasını ve kaportasını bozduk...

    İkinci hadisemize gelince Ey Musa: Deniz kenarında katlettiğimi söylediğin çocuğa gelince! O, çocuk Bâtıni anlamda yine senin nefsindir Ey Musa, nefis çocuk gibidir cezp edici her güzelliğe sahip olmak ister aç gözlülük edip her şeyi ona verirsen bedende ki, ruh sapkınlaşır Ey Musa; demem O ki, aç gözlülük insana her türlü kötülüğü yaptırır. İnsanı insan olmaktan çıkarıp zalimleştirir. Yardım severliği unutturur. Fakirin fukaranın, yetimin Hakkını yedirtir. Hakkın İlahi emirlerini inkâra yeltenir ve yine de, kendisini en doğru yapan biri gibi gösterir.

    Üçüncü ve duvar örmemize gelince Ey Musa: Gaybi hal ilminde o duvar yine insandır her insan kendi duvarını düzgün kılmalı ve asla haksızlığın önünde eğilmemeli. Dürüst ve terazisi eşit olmalı haksızlığın karşısında kıyam etmelidir.

    O yıkılmakta olan duvarın dibindeki gizli hazine ise senin peşinde koştuğun Ledun-i ilimdir, her birey alamaz Hakk yoluna hizmet edenler hak eder ve alırlar.

    Ve zahirde ise o ev iki yetimindir Ey Musa o çocukların babaları hayatta iken o duvarın temeline biraz dünyalık gömmüştür ki, evlatları yetişkin bir çağa gelince dünyalıkları hazır olsun diyedir.

    Ve bunları söylemesi ile Hz. Hızır görünmez olur.

  Demem o ki, güzel Canlar: Hızır’ın asıl anlamı yeniden doğmak, her seferinde yemyeşil doğmak, bereket, bolluk,cömertlik, mertlik ve ab-ı hayat olan bu anlamlı ay da Hz. Hızır oruç  günlerinde, yetime yoksula ve kimsesizlerin kimsesi olalım ki.

    Yüce Rabbimiz: vesile eylediğimiz Ehl-i Beyt’i ve Bozatlı Hızır hürmetine, bizlere sağlık dirilik bereket, hanelerimize mutluluk ve Hz. İmam Ali Cenab-ı Mürteza’nın cömertliğini nasip eylesin.

     Bizlerin birliğini ve düzenini bozmasın, darda zorda, yolda kalanlara yoldaş darda kalanın carına yetişe inşallah.

 

 

KAYNAK

Kuran-ı kerim Ayetleri- Fiyuzat meal Şemsetdin Yeşil.

Nehcül Belaga İmam-ı Ali Cenabı Mürteza.

Doğu Türkistan ve Doğu Türkleri Tarihi Notları.      

 

 

                                                                                   ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

     

 

           

   

 

 

HAFTALIK CEM SOHBETLERİ

İSLAMIN YAYILIŞINDA ALEVİLİK

İSLAMIN YAYILIŞINDA ALEVİLİK

Hz. Ali Hz. Muhammed’in evinde yani! Vahyin indiği Kutsal evde, Hz. Peygamber’in Ahlakı, İlmi ve faz ...

Devam
 MUSAHIPLIK NEDIR, KIMDEN KALDI?

MUSAHIPLIK NEDIR, KIMDEN KALDI?

Anadolu Aleviliği, Ehli Beyt yoludur. Bu yol Peygamberimiz Muhammed Mustafa'nın ve Ali'yel Murtaza'n ...

Devam
KUL HAKKI

KUL HAKKI

Hz. Muhammed-e sordular! Ya Muhammed İslam Nedir? Cevap: Yüksek Ahlaktır. En Yüksek ahlaktır. En yüc ...

Devam
Tevella ve Teberra

Tevella ve Teberra

TEVELLA- TEBERRA Alevi inancında tevella ile teberra aydınlanma ve birleşme geçitleri olarak algılan ...

Devam
ALEVİLİKTE DAR VE ANLAMLARI

ALEVİLİKTE DAR VE ANLAMLARI

1. Gözün aç gör kim ey talib Ali'dir her kan-ı server 2. Muhammed aşk ile derya Ali'dir kıymeti gevh ...

Devam
AŞKIN YOLU

AŞKIN YOLU

Buyruk ve Erkânnâme’lerin hemen hepsinde Hz. Ali’yi anlatmak için rivâyet edilen bir hadîs bulunmakt ...

Devam
""
Top