“Elçi Rabbinden kendisine indirilene inandı, insanlar da… Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine inanmışlardır: Allah’ın elçilerinin hiçbirisi arasında ayırım yapmayız. İşittik ve itaat ettik, Rabbimiz! Bağışla bizi, dönüş sanadır” dediler (Bakara 285)
Evet, elçi kendisine vahyedilene inandı şeksiz ve şüphesiz inanıp iman etti dönüşün de ona olduğuna inandı.
Yine Kur’an-ı Kerimde buyurduğu gibi:
“Rabbimiz ikimizi sana teslimi sana teslim olanlardan kıl ve neslimizden de sana teslim olan bir sana olan, dua ve ibadet eden bir topluluk oluştur, tövbemizi kabul et. Gerçekten sen tövbeleri kabul edensin, şefkatlisin.” (Bakara 128)
İkimiz yani; bir Peygamber’i Hakk ve birde Veliyyullah’ı Hakk henüz çocuk yaşta olmasına rağmen Hz. Peygamberin yanında bir an olsun ayrılmayan bir Hz. Ali.
Hz. Muhammed Mustafa, a.s. Mekke müşrikleri tarafından yapılan tüm zulüm ve baskılarda muhakkak Hz. ALİ Cenab-ı Mürteza ve ailesi tarafından def edilmiş veya onun üzüntüsüne ortak olmuşlardır.
Yine! Mekke’nin zengin tüccarları Hz. Ebu Talib’in evine gidip ona çok çirkin bir teklifte bulunmuşlardı!
Ona; gel sana ondan Hz. (Muhammed’den) çok daha güçlü ve çalışkan birini evlatlık verelim sen kardeşinin oğlunu bize ver derler. Hz. Ebu Talip onları en ağır bir üslupla azarlayıp evlerine gönderir. Bir başka gün Kâbe’nin kapısından Hz. Muhammed’i yalnız gören O, müşrikler Peygamber Hazretlerini tartaklamak isterler, o an bunu duyan Hz. Hamza O, melunların başında bulunan Ebu-Sufyan ve yanındakilere gerekli cevabı verir ve dağıtır. Ve kendisinin de Hz. Muhammed’in dininden olduğunu tüm Mekkeli halka ilan eder.
Hz. Hamza’nın İslam’ı kabul ettiğini açıklaması müminleri biraz rahatlatmıştı, ama yinede zenginler kendi kölelerini zincire bağlayıp kızgın güneşin altında aç ve susuz bırakıp ölümle tehdit ederek bazıları ise Hz. Peygamber’e hakaret edersen seni bırakırız diyecek kadar şuursuzca düşmanlık güdenler bile vardı. Bu cahil ve kinci araplar biliyorlardı ki, İslamiyet Arabistan ve diğer bölge halkına yayılırsa! Sömürü düzeni ortadan kalkacaktır, köle ticareti olmayacaktır, çocuk yaşta çocuk evlilikler olmayacaktır, insanların borçlarına karşılık kızını karısını ipotek edemeyecektir, peki bunu neye dayanarak yazıyoruz?
Cenabı Hakk, Âlemlere Rahmet olarak Vah-yettiği Hz. Resulullah’a şöyle buyuruyor:
“Biz seni Ancak Dünya ve Geleceğin Rahmeti için Gönderdik”
(Enbiya suresi 107 Ayeti)
(Süleymaniye Vakfının tercümesi aynen şöyle izah etmiş.)
“Ey Resul: Seni Elçi olarak Göndermemiz Çağdaşların için ve Daha sonrakiler için bir ikramdır”
(Enbiya suresi 107 Ayet)
Şu halde İslam dininden maksat milletin, hür ve özgür bir hayata erişmesi gerekiyorken sevgi, barış ve hoşgörü üzere yaşam olması gerekiyorken sorarım size! Bugün yaşananlar ne zaman İslam oldu? Ve eğer beşeriyetin saadete ermesi ise İslam bu yaşanan kan gölü ve şiddet hiç değildir. (İslam odur ki, kâinat onun elinden ve dilinden selamette olur.)
Cenabı Hakk her yerde hazırdır fakat Allah’ın asıl yeri, asıl baktığı yer müminlerin kalbidir. Kâbe (Azer) oğlu İbrahim Halilullah’ın temelidir, evidir amma! Gönül ise Celili Ekber olan Allah’ın nazargahıdır. Ve o nedenle İmam-ı Ali Cenabı Mürteza Kâbe-i muazzamdan zuhur etti ve gönüllerimizde ki, ebedi yerini aldı.
Hz. Muhammed ve henüz genç yaşta ki İmam Ali, bu nedenden dolayı birbirlerini tamamlayan ayrılmaz bir Tanrı vergisi idiler. (Hakk-Muhammed-Ali bir nuru vahittir)
Hz. Muhammed ve Hz. İmam Ali tam 12 yıl Mekke de İslam’ı yaymağa insanları irşad etmeye çalıştılar, onlara ve İslam’ı kabul edenlere inanılmaz işkenceler ve ölümle sonuçlanan eziyetler edildi, 3 yıl kadar Ebu Talip deresi denilen bir bölgeye sürgün edildiler ama inançlarından döndüremediler. İnanmışların silelerine zarar verilmesin diye bir gurup İslam aileler Habeşistan’a hicret ettirildi, başlarında Hz. Ebu Talib’in büyük oğlu Cafer-i Tayyar vardı ve mükemmel bir bilgiye sahipti, Habeş kralı ile yaptığı münazarada, onları etkilemişti, Habeş Kralı Necaşi Hz. Cafer’e şöyle demişti!
Sizin dininiz ile bizim din arasında asam ile çizdiğim şu çizgi kadar bile bir fark yoktur.
Daha sonra ise Mekkeli müşrikler Caferi Tayyar’ı ve beraberindekileri bir heyet gönderip isteyecekler, fakat kral onların kendi misafiri olduğunu diyecek ve ne zaman isterlerse o zaman gide bileceklerini söyleyecektir.
Bu zaman zarfında öyle seçkin kişiler İslam olacaklar ki, bugün dahi bizler hala onların himmetini dilemekteyiz. Bu seçkin isimler: Ebuzer Gıffari, selmanı piri pak dediğimiz zat; Miktad, Karenli Üveys, (Veysel Karani) Malik Eşter, Bilal-i Habeş ve daha nice yüce ve gerçek Ehl-i Beyt sevenleri Yüce İslam uğruna canlarını seve seve verip şehitlik mertebesine erişenler onlardır, onlar bu yüce inanca ışık oldular.
Dinin esası doğruluğa, hakikate, sevgi, barış, hoşgörü ve eşitliliğe inanmaktır diyen Hakk Resulü ve
İmam-ı Ali Cenabı Mürteza, Kur’an-ı Kerim’in de teyit ettiği gibi onlar göz açıp kapayıncaya dek bile şirke bulaşmadılar.
Yani demem o ki, Sevgili okuyucu;
Bizlerin! ALEVİLİK: İslam’ın özüdür dememizin yegâne sebebi Kur’an-ı Kerimdir. İzah etmek gerekirse! Hz. Muhammed Mustafa Buyurdu:
Ben, benden önce zuhur eden Peygamberlerin getirmiş olduğu ahlak duvarının son tuğlasıyım. Ben bu ahlak duvarını tamamladım, ama benim Ehl-i Beytim muhafaza edecek ve tüm zorluklara rağmen koruyacaktır der. Bahsedilen bu zorluklar! İmam-ı Ali Cenabı Mürteza’ya yapılan haksızlıklardır,
Hz. Fatıma’yı şehit etmeleridir, İmam Hasan-ı Mücteba’ya yapılan haksızlıklardır, zehirletilmesi, onun tabutunun Ebubekir’in kızı Ayşe tarafından oklattırılmasıdır.
Bunlara bilahare değineceğiz ama biz yinede hatırlatalım diye yazdık, bu yapılanları ise sizleri kin ve düşmanlığa davet etmek için yazmıyorum, inancımız sevgidir, barış üzere yaşamdır.
Biz sadece dini inancımıza yapılan tüm zulüm ve katliamları bileceğiz fakat asla kin kibir ve cebir’den yana olmayacağız, zira bizler sevgi, barış, hoşgörü ve güvenden yanayız, ama bilinçli ve uyanık olacağız.
Ey Yüce Rabbim; sana halimizi arz ediyorum, sen her şeye kadirsin. Zaaf ve aczimizi sana bildiriyorum.
Bizim cürmümüz büyük ise, senin affın daha büyüktür afeyle Ya İlahi. Allah Allah.
Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanlığı
Hz. Ali Hz. Muhammed’in evinde yani! Vahyin indiği Kutsal evde, Hz. Peygamber’in Ahlakı, İlmi ve faz ...
DevamAnadolu Aleviliği, Ehli Beyt yoludur. Bu yol Peygamberimiz Muhammed Mustafa'nın ve Ali'yel Murtaza'n ...
DevamTEVELLA- TEBERRA Alevi inancında tevella ile teberra aydınlanma ve birleşme geçitleri olarak algılan ...
Devam1. Gözün aç gör kim ey talib Ali'dir her kan-ı server 2. Muhammed aşk ile derya Ali'dir kıymeti gevh ...
DevamBuyruk ve Erkânnâme’lerin hemen hepsinde Hz. Ali’yi anlatmak için rivâyet edilen bir hadîs bulunmakt ...
Devam