alevi islam logo
alevi islam logo

Elinle Koymadığını Alma

02.10.2025

 

Bilindiği üzere; Alevî Bektaşi yol ve erkânında, “eline, diline ve beline sahip olmak” her şeyin başıdır. Yolumuzun Serçeşmesi, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’nin; “Elinle koymadığın bir şeyi, alma! Ekmeğini, kimseden esirgeme!” sözü, en önemli yaşam ilkemiz olmuştur.

Eline sahip olmayıp, başkasına ait bir şeyi izinsiz kullanmak veya hırsızlık yapmak, bir Hakk talibini yoldan düşürür. Dede huzurunda, yıllık sorgudan ve görgüden geçen ikrârlı bir Alevî’nin elinden, dilinden hiçbir kimse incinmemelidir. Alevî Bektaşi talip ve dervişi, rızasız bir tek lokma dahi yiyemez. “Devletin malı deniz…” diyemez.

Hacı Bektâş-ı Velî’nin yukarıdaki çağrısı, tekke ve dergâhlarda karşılığını bulmuş, Buyruk ve Erkannâmelerde taliplerin elleriyle koymadıkları herhangi bir şeyi almamaları konusunda somut örnekler üzerinden, oldukça ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır.

Bunlardan birisi şöyledir: “Bu tarikat içinde olan kişi, rızasız hiçbir iş yapmamalıdır. Öyle ki bir bahçede ağaçtan düşmüş bir elma görseler, o elmayı almamalıdırlar. Eğer bahçıvan olan kişi, elmayı alıp kendi rızasıyla yolcuya verirse, yol ehli olan kardeşler bu durumda elmanın kıymetini (ücretini) ödemeden o elmayı almamalıdırlar, kıymetini verirlerse alabilirler. Bu yol içinde olan kişi gerektir ki rıza ehli ola ve her işinde rızayı araya. Eğer böyle olmazsa, yol mürtedi (yoldan dönmüş) olur.

Şöyle hikâye edilmiştir ki günlerden bir gün, Şeyh Safi arkasında talipleri olduğu halde yürürken, bir bahçedeki ağaçta üç elma olduğunu görmüş; ancak gezinti dönüşü, o ağaçta üç elmadan birisinin olmadığını fark etmiş ve bahçıvanla aralarında şöyle bir konuşma geçmiştir.

Şeyh Safî: Bu ağaçta üç elma vardı, birisi şu anda yok, ne oldu? Bahçıvan: Şâhım, düştü. Şeyh Safî: Kopardılar mı, yoksa kendi mi düştü? Bahçıvan: Kendi düştü. Şeyh Safî: Peki, o düşen elmaya ne oldu? Bahçıvan: Bir sûfîye verdim. Şeyh Safî: Peki, o mu istedi, yoksa o istemeden sen mi verdin? Bahçıvan: O istemeden ben verdim. Şeyh Safî: Kıymetini verip mi aldı, yoksa vermeden mi aldı? Bahçıvan: Şâhım! Değerini verip aldı. Şeyh Safî: Parasını sen mi istedin, yoksa o kendiliğinden mi verdi? Bahçıvan: Şâhım! İstemeden verdi.

Şeyh Safi, her türlü noksanlıklardan münezzeh (uzak) olan Hakk Teâlâ Hazretlerine şükürler edip şöyle söyledi: El-hamdü lillâh Aliyyün veliyyullâh. Sûfîlerim Rahmânîymiş, şeytânî değilmiş.”

Şeyh Safi’nin, adına Allah’a şükrettiği İmam Ali, hilâfeti sırasında “elinle koymadığını almama” konusunda, cümle mü’minlere örnek olmuştur. Bir gün kardeşi Akîl, kendisine gelip de beytülmalden (devlet hazinesinden) para istediğinde, ocaktan bir parça köz alarak, kardeşinin avucuna koymak istemiş, kardeşinin itirazı üzerine ise; “Kardeşim! Senin eline bu köz parçasını koymamla, tüyü bitmedik yetimlerin hakkı olan bir parayı beytülmalden alıp sana vermem arasında hiçbir fark yok.” demiş.

Bunun üzerine, Akil, İmam Ali Efendimize karşı olan Muâviye bin Ebî Süfyân’a giderek, ondan para almış ve kardeşi İmâm Ali’nin muhalifi olmuştur. Akîl’in şu sözü meşhurdur: “Biliyorum ki abim Ali haklıdır ama Muâviye’nin de pilavı yağlıdır.”

Allah, bizleri İmâm Ali’nin, Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî’nin ve Şeyh Safî’nin “adalet ve hakîkat” yolundan ayırmaya. Bizleri, ahlâkı Muhammed Mustafâ’ya (s.a.a.v.), huyu Aliyyü’l-Murtezâ’ya (k.v.) benzeyenlerden eyleye. Yolumuzu arsıza, hırsıza ve uğursuza uğratmaya.

Gerçeğe Hüü, mü’mine yâ Ali!

 

İNSANIN MAYASI ÖNEMLİ!

Herkes, yaratılış ve mayasının gereğince konuşuyor ve hareket ediyor. Kiminin ağzından, içindeki zulüm ve karanlık dışarıya dökülüyor: İnsanlara hakaret ediyor, tehdit ediyor, iftira atıyor, alay ediyor, küçümseyip aşağılıyor.

Kimi de mayasının bir gereği olarak güler bir yüzle, tatlı bir dille gönülleri alıyor; kanayan yaraları tedavi etmeye çalışıyor. Güzel günleri, rengârenk çiçekli bir baharı müjdeliyor.

Bakın, bu konuda ariflerin tacı, gönüllerin ilacı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî ne buyuruyor:

“Gerçeği araştıranlar yanında asalet; insanın emir veya vezir sülalesinden gelmesi, bilerek günah işleyenler veya zalimler zümresinden olması değil, yaratılışı sağlam ve ahlâkı, mayası temiz olmak gibi insanın zatında bulunan bir cevherin varlığından ibarettir. Halkın asâlet sandığı şey asâletsizliğin ta kendisidir.

Asâletsiz insanlar birbirinin gıybetini (dedikodusunu) yapacakları zaman kendilerinin zâtında bulunan kötülükler dillerinden dökülüverir. Çünkü onlar bu anlayışa daha yakındırlar.”

İnsanın mayası bozuksa, ona ne aldığı abdestin, ne de kıldığı namâzın faydası var. Gönül hanesi temiz olmayanın, dışı da temiz olmaz. Riyakârâne yaptığı amellerin de bir faydası bulunmaz. Bu gerçeği gören Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî bakın ne söylüyor:

“Vay sana ki, içinde; kin, haset, cimrilik, tamahkârlık, öfke, gıybet, kahkaha, maskaralık ve bunca şeytan fiili olduğu halde suyla yıkanıp nasıl temizlenip arı olacaksın! Şöyle bil ki; asla arınamazsın.”

Büyüklük, saraylarda yaşamakla, en lüks araçlara binmekle, sürekli zenginleşmekle olmuyor. Hacı Bektâş-ı Velî, bu gerçeği de şu cümlede ifade ediyor:

“Büyük; dışı halkın dışı gibi olan, içi ise seçkinlerin içi gibi olandır.”

Demek ki dışını süsleyen, içini pisliyor…

Allah bizleri yaratılışı ve mayası bozulmuş, nefis ve şeytana esir olmuş zalimlerin ve kötülerin şerrinden emin eyleye! Birlik ve dirlik için çalışanları mansûr (yardım edilmiş) ve muvaffak eyleye! Dilde dileklerimizi, gönülde muratlarımızı hâsıl eyleye!

 

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

 

HAFTALIK CEM SOHBETLERİ

AHİLİK

AHİLİK

Çıraklık, kalfalık, ustalık yolu, Ahi esnafının, kutsal okulu, Pirinden feyz alan, olurdu ulu Ahilik ...

Devam
 İNSANA EMANET EDİLEN SORUMLULUK

İNSANA EMANET EDİLEN SORUMLULUK

‘’Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik. Fakat onlar onu yüklenmekten kaçınd ...

Devam
CEM VE RAZILIK

CEM VE RAZILIK

Sevgili Canlar! Cümlenize sevgi, saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz ...

Devam
RAHMET

RAHMET

Yaratan’dan yaratılana, yaratılandan da yaratana uzanan çizginin en belirgin özelliklerinden biri de ...

Devam
İNSANLAR NEDEN İBADETE İHTİYAÇ DUYAR

İNSANLAR NEDEN İBADETE İHTİYAÇ DUYAR

İnsanın fiziki yapısı evrenin bir parçasıdır. Bütün var olan canlı yaratıklarında fiziki yapısı evre ...

Devam
İSLAMDA KARDEŞLİK

İSLAMDA KARDEŞLİK

Bugünkü sohbetimizde Kur’an-ı Kerim’de Yüce Yaratıcının, ilahi bir emir ile insanlığa ilettiği karde ...

Devam
""
Top