Yüce Rabbimizin himayesiyle ve inayetiyle, Cenabı Muhammed Mustafa amcası Ebu-Talip Hazretleri’nin koruyucu desteğiyle hızla gelişiyor ve her gün biraz daha seviliyordu.
Halk arasında Muhammed-ül Emin diye çağrılması, hep haktan ve halktan yana olması ile birlikte kendisine verilen Emin künyesini en iyi taşıyıcı olarak özü ve sözü doğru olarak bilinirdi. İnsanlar kendi aralarındaki tartışmalı konularda ona danışır ve vermiş olduğu karara saygı duyarlardı.
Kâbe'nin yeniden inşası sırasında Hacer-ül Esvet’in yerine yerleştirilmesi hususunda kabileler arasında anlaşmazlık çıkmış, bu görevi hiçbir kabile diğerine bırakmak istememişti. Bunun üzerine kabileler Hz. Muhammed Mustafa efendimize danışmışlar. Peygamber efendimiz eşit bir şekilde kimsenin kalbini kırmadan, Hacer-ül-Esvet’i bir örtü içine koyarak bütün kabile reislerinin iştirakiyle kaldırmış, yerleştirileceği yerin hizasına gelince de bizzat kendisi bu görevi yerine getirmişti.
Hz. Muhammed Mustafa İslam‘ın ilk dönemlerinde genelde tek başına ibadet ederdi. Putperestlik inancının ritüellerine ne kendisi katılır ne de velayet şahı imam Ali efendimiz katılırdı. Haşimi soyundan diğer kabilelere göre az da olsa Hanif din mensubu mevcuttu.
O, günlerde çok kurak bir mevsim yaşanıyordu, halk sıkça yağmur duasına çıkıyor ve her defasında emekleri boşa çıkıyordu. Yine bir gün halk yağmur duasından dönerken Kâbe’nin önünden geçmekte olan Hz. Ebu-Talip ile Hz. Muhammed-e rastladılar.
İçlerinden en yaşlıları Hz. Ebu-Talibi işaret ederek! Biz aslında yanlış kişilerle yağmur duasına çıkıyoruz dedi. Ebu Talip onların halini sordu ve selam verdi. Yaşlılardan biri Ebu-Talip Hazretlerinin ellerine yapışarak biliriz ki inancınız ceddiniz İbrahim’in inancıdır, bizler gibi puta tapmazsınız.
Kendi inancınız ile bir dua edin yağmur yağsın. Yoksa kıtlık kapıda deyip ricada bulunur.
Hz. Ebu-Talip, Hz. Muhammed-in ellerini tutar ve Kâbe’nin duvarına sırtını dayayıp bir dua eder ve Hz. Muhammed-e döner sen de dua et Ya Muhammed der.
Hz. Muhammed sağ elinin başparmağını gökyüzüne kaldırıp kızgınca yeryüzünü yakmakta olan Güneşi ikiye bölercesine bir işaretle duasını bitirip elini aşağı indirir.
Ve o gün öyle bir yağmur yağar ki, insanlar inandı ve toprak ana suya kandı derler. Halk Hz. Ebu-Talip ve Hz. Resulün o mucizevî duasının tarihini bir mermer kitabe haline getirip Kâbe-i Beytullah’ın duvarına asarlar. (Kaynak Şinasi Koç İslam nedir Kurana bakar mısın?)
Yıllar geçer aradan, Hz. Muhammed birçok kervanın başında ticarete gider ve gittiği kervanı bereketini artırıyor kazancını çoğaltıyordu o dönem ticaretle uğraşan Haşim-i soyundan olan Hz. Hatice, Hz. Muhammed’in ticari başarını çok takdir ederdi. Hz. Hatice kendi Kervan’ının başında ticaret yapmasını istedi.
Hz. Hatice, Hz. Muhammed ile evlenmek isteğince, Hz. Muhammed o akşam konuyu amcasına açar ve amcası Hz. Ebu-Talip o günün adetleri gereği 25 yaşlarında olan Hz. Muhammed Mustafa ile Hz. Hatice’yi evlendirir.
Hz. Muhammed Hz. Hatice’nin iki kız kardeşinden olma üç yetim kız çocuklarının da veli ve vasileri olurlar, ama bu kimi tarihlerde üç kız çocuğu diye de geçmektedir.
Yani demem o ki, kimi kaynaklardan bu kızların Hz. Muhammed ve Hz. Hatice’nin kızları
olduğu yazılı ama bu tamamen saptırma ve KUR-AN da bile lanetlenen birini nur sahibi yapmaktır bu tamamen asılsızdır. (İki yetim kız çocuğunun Halife Osman ‘a verilme olayı ve Osman’ın yüceltilme çabası)
Hz. Muhammed ve Hz. Hatice annemizin hayatta kalan tek çocuğu vardır. O da Kevser’in yegâne kaynağı Hz. Fatıma-Tüz Zehra annemizdir...
Konumuza dönersek!
Hz. Ebu-Talip o günlerde yemen şehrine bir kervan ile ticarete gitmişti. Orada hatırlı dostları vardı çok sevdiği bir Rahib-e misafir oldu. Dost dost-a sohbet ediyorlardı.
Rahip Sordu: Ya Ebu-Talip senin akrabalarından yetim bir genç var-mıdır?
Hz. Ebu-Talip evet vardır ve benim himayemdedir der. Rahip o genci detayınca sorup öğrendikten sonra bir soru daha sorar!
Peki, sizin henüz yeni doğmuş bir oğlunuz var mı? Hz. Ebu-Talip gülümser ve işte o yoktur. Rahip ona yakında bir oğlunuz olacak ve o ikisi Hz. İbrahim-in hakk dini inancını halka yayacak ve bu son din İslam olacak ve bu dini kemale erdirecekler der.
Hz. Ebu-Talip yine gülümser ve der ki, bana öyle bir mucize göster ki, ben de sana inanayım?
Rahip bahçedeki, nar ağacına elini uzatır ve bir nar eline düşer. Onu Hz. Ebu-Talibe uzatarak der ki, bunu al götür ikiye böl yarısını sen, diğer yarısını eşin yesin. Bir oğlunuz olacak ve o ikisi Musa ile Harun gibi olacaklar. Soyları Rabbimiz tarafından bereketli kılınacak ve hem sonsuz sevgi ile ödüllendirileceklerdir.
Düşmanları çok zalimlik edecekler, ama o düşmanlar ebedi bir şekilde lanetlenecekler... (Kerbela vakası…)
Not: Birisi ahir zaman peygamberi Ahmed-i Muhtar (Muhammed Mustafa) diğeri onun kardeşi can yoldaşı imam Aliyel Murtaza(Hz. Ali) ilk imam ve 11 imam-ın babası…
Siz cümle güzel Canlar-a sağlık mutluluk ve hanelerinize bereket gönüllerinize barış tohumları ekilsin diyor ve HAKK MUHAMMED ALİ YAR VE YARDIMCINIZ OLA CANLAR.
KAYNAKLAR;
Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanlığı
Alevîlik, Muhammed Ali’nin kurduğu bir yoldur. Bu yola ancak akla karayı, doğru ile yanlışı, hak ile ...
DevamAlevilere yüzyıllarca “Rafizi”, “Kızılbaş” dendi. Daha doğrusu Hz. Ali’yi sevenlere “Dinden çıkmış, ...
Devam13. asırda büyük bir karanlık içindedir. İnsanların kazıklara oturtulduğu engizisyon mahkemelerinin ...
DevamHayat denilen yolculuk -doğumdan ölüme- göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçmektedir. Kişi son nef ...
DevamTüm mesele; “Işık mı karanlığı boğacak; yoksa karanlık mı ışığı boğacak?” Eğer ışık karanlığı boğabi ...
Devam