Hz. İmam Ali Rıza, Hicri 153 / miladi 770 Tarihinde Medine-i Münevver’de dünyaya gelmiştir.
“Hakk İmamlar Allah’ın birer Hücceti olup Kur-an-ı Kerimde emir sahiplerine uyunuz demektedir”. Babası Hz. İmam Musa-i Kazım, annesi Necme’dir. 8. İmam Ali Rıza’nın mübarek İsmi “ALİ” Künyesi Ebu-l Hasandır. Rıza, sabır, fazilet, vefiy, reziy, veliy, zekiy de onun lakaplarındandır.
İmam Ali Rıza’nın görkemli dönemi, Hicri 183 / Miladi 805 yılından itibaren başlamıştır. O zamanlar Siyasi Hükümet Bağdat’ta ve Harun’ür Reşidin elinde bulunuyordu. Harun’ür Reşid diktatörce bir rejim izliyordu. Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın Ehl-i Beyt’ini kılıçtan geçiriyor katlediyordu.Hz. Ali ve Hz. Fatma’nın dolayısıyla Hz. Muhammed’in soyundan gelen, Hz. Musa-i Kazım’ı yıllarca Bağdat’ta zindanlarda suçsuz günahsız tuttu sonunda ise zehirleterek şehit edildi.
İmam Ali Rıza Hazretleri, Harun’ür Reşidin bu zulümleri ve siyasi ortamı dikkate aldığından kendi imametini, bir müddet açıklamadı ama taraftar ve Ehl-i Beyt dostlarıyla da asla ilişkisini kesmedi. Yıllar ilerledikçe bazı gurupların ayaklanması sonunda Harun’un iktidarı temelli sarsılmıştı. Bu fırsattan yararlanan İmam Ali Rıza zamanın geldiğini düşünerek, Medine de imametini resmen İlan etti ve itikadi ve içtimai meselelerde halkın sorunlarını gidermeye başladı.
Bu arada Horasan bölgesinde yönetime karşı ayaklanmalar başlamıştı. Ayaklanmaları bastırmak üzere Horasan’a giden Harun’ür Reşid, Hicri 193 / Miladi 815 vefat etti. Harun’dan sonra oğulları Emin ve Memun arasında taht mücadelesi başladı 5 yıl süren bu ihtilafın sonunda, Hicri 198 /Miladi 820 yılında Memun kardeşi Emin’i öldürerek yönetimi ele geçirdi. Ancak Seyyid soyundan olanlar ve Aleviler Memun ‘un yönetiminden de razı değillerdi.
Hicaz, Irak ve Yemen bölgelerinde Memun’un hükümeti aleyhine ayaklandılar. Onlar hükümetin Peygamber'in Ehl-i Beyti’nin eliyle yönetilmesini istiyorlardı. Bu durumu gören Memun, onların ayaklanmasını durdurmak ve Ehl-i Beyt taraftarlarının gönlünü kazanmak için, Ehl-i Beyt taraftarlarının büyüğü ve önderi olan İmam Ali Rıza’yı Horasan'a davet ederek, kendi iktidarına veliaht atamak istiyordu.Böylece Hz. İmam Ali Rıza’yı kendi iktidarına ortak edip onun itibarını da sevenlerinin gözünden düşmesini planlıyordu.Daha önemlisi ise İmam Şah Ali Rıza’nın onun yönetimini onayladığını halka göstermek istiyordu. Bu sebeple Hz. İmam Ali Rıza’ya birçok defa davet mektupları göndermesine rağmen Hz. İmam bu davetleri her defasında bir şekilde olumsuz cevap verdi ve davetlerine gitmedi.
Sonunda Memun gerçek yüzünü gösterdi ve Hz. İmam Ali Rıza’yı tehdit etmeye başladı. İmam Ali Rıza, Memun’un kendisinden el çekmeyeceğini görünce kendisine inanan canların kanları dökülmesini önlemek için Hicri 200/ Miladi 822 yılında Horasan’a gitmeyi kabul etti. Hz. İmam Ali Rıza, Medine’den ayrılmadan önce, defalarca Hz. Muhammed’in kabrini tavaf etti ağlayıp gözyaşı döktü.Oğlu İmam Muhammed Taki’yi (Cevad El Muhammed Taki) yanına alarak yola çıktı. Yola çıkmadan evvel Ehl-i Beyt dostlarına kendisine bir şey olursa! Oğlu İmam Cevad El Muhammed Taki vasi olduğunu tüm canlara tembih etti.
Bu arada Hz. İmam Ali Rıza’nın izleyeceği yol halife’nin yasaklarından dolayı biraz değişikliğe uğramak durumunda idi çünkü Hz. İmam Ali Rıza’nın yol güzergâhı Kufe ve Kum şehirlerine uğramak istemesine rağmen bu yasaklarda dolayı Hz. İmam Ali Rıza; Basra, Ahvaz ve Fars vilayetlerine gitmek için yola çıktılar.Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Nişabur’a vardılar, Nişabur İleri gelenleri Hz. İmam Ali Rıza’yı çok sıcak karşıladılar, büyük bir coşku içinde buluna âlim ve ileri gelenler, Hz. İmam Ali Rıza’nın halka bir konuşma istediler gerekli yer hazırlandı ve Hz. İmam söze şöyle başladı!
“Ey Millet İmam’ın yapacağı faydalı konuşmayı iyice dinleyin ve ezberleyin” devamla! Babam Allah’ın Hücceti İmam Musa-i Kazım, Babası İmam Cafer-ül Sadık’tan, Babası İmam Muhammed Bakır’dan, Babası İmam Zeynel Abidin’den, o da Babası Kerbela Şehidi İmam Hüseyin’den, o da Babası İmam Ali Bin Ebu Talip’ten şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir! Allah’ın Resulü bana buyurdular ki;
Cebrail a.s. bana şöyle buyurdu: Rabb-ul- İzzeti Subbanehu Teâlâ şöyle Buyuruyor: “LA İLAHE İLLALLAH” kelimesi benim “Kalemdir” buyuruyor.
Öyleyse kim bu kelimeyi söylerse benim kaleme girmiş olur; kaleme giren kimse de azabımdan uzak kalır (kurtulur) dedikten sonra tekrar yoluna devam etti.
Hz. İmam Ali Rıza Nişabur ve birkaç vilayet geçtikten sonra Memun’un bulunduğu Merv şehrine geldi ve Memun tarafından ihtiramla karşılandı. Memun Siyasal planlarını uygulamak için geniş çaplı bir faaliyet başlattı şöyle dedi! (Ben hilafetten çekilmeyi ve bu makamı tamamen sana bırakmak ve sana da biat etmeyi düşünüyorum.)
“Hz. İmam Ali Rıza bu teklifi kabul etmeyerek şöyle buyurdu!
Eğer bu hilafet seninse ve Yüce Allah tarafından sana verilmişse. Onu kendinden uzaklaştırıp başkalarına vermen caiz değildir”.
“Ama eğer hilafet senin değilse, o zaman kendine ait olmayan bir mevkiyi bana vermen caiz ve doğru değildir”.
Diğer yandan Memun bu önerisinde kararlıydı, iki ay boyunca bu önerisinde ısrar etti, fakat Hz. İmam Ali Rıza’yı bir türlü ikna edemedi.
Hilafet teklifinin kabul edilemeyeceğini anlayan Memun bu defa veliaht olmasını teklif etti ve tam bir küstahlıkla Allah’a and olsun ki eğer veliahtlığı da kabul etmezsen seni onu kabul etmeğe mecbur ederim, kabul etmediğin takdirde de boynunu vurdururum dedi.
Memun’un bu tehditkâr tavrına karşı Hz. İmam Ali Rıza, veliaht olmayı kabul etmekten başka bir çare kalmadığını görünce, birtakım şartlarla onu kabul etmek zorunda kaldı, şartları şunlardı:
Ben veliahtlığı şu şartlarla kabul ediyorum; 1- Devlete ait işlerde emir ve hüküm vermeyeceğim. 2- Fetva ve hüküm vermeyeceğim. 3- Vali tayin etmeyeceğim. 4-Hiç kimseyi makamından azletmeyeceğim. 5- Hükümette olan bir şeyi değiştirmeyeceğim. Beni bunların hepsinde muaf tutacaksın ya tüm bu tekliflerimi kabul edersin ya da dilediğin ne ise onu yaparsın dedi ve Memun bu şartları kabul etmesi sonunda, Hicri 201 / Miladi 823 yılında İmam Ali Rıza Veliahtlık makamına getirildi.Memun bunu ülkenin dört bir yanına tebliğ etti. Hz. İmam’ın adına para bile bastırdı. Kızı Ümmü Habibe’yi onunla nikâhladı. Ve Abbasilerin alameti olan siyah elbiseyi ve bayrakları yeşile dönüştürdü.
Bu gelişme az da olsa Alevi ve Şiilerin gam ve üzüntüsünü gider, ama Abbasileri öfkelendirip onların daha çok bulunduğu yer olan Bağdat’ı temelinden sarstı.
Özetleyecek olursak, Memun Bağdat’taki, Abbasiler arasındaki kargaşa ve rahatsızlıkları görünce, Başkenti Merv den Bağdat’a nakletmeyi düşündü. Arap emirlerinin yanında itibar kazanmak için İranlı Veziri Fazl bin Sehl-i öldürttü diğer yandan İmam Ali Rıza’yı ortadan kaldırmanın planlarını hazırlıyordu.
Bu Emelini gerçekleştirmek için Tus şehrinde bir meclis düzenledi. Bu Mecliste Şah İmam Ali Rıza’nın yemeğine zehir kattırarak onu şehit ettirdi Allah’ın Salât ve Selamı Hz. İmam Ali Rızaya olsun Ehl-i Beyt’in şefaati inanmış canların üzerine olsun inşallah.
Kur-an da beyan edilen lanet ise tüm zalimlerin üzerine olsun.
Şahadeti’nin ardından İmam Ali Rıza Hazretleri’nin Naaşı, “Nevkan’ın” “Senebad” köyüne şimdiki (Meşhede) götürülerek toprağa sırlandı. Güvenilir kaynaklara göre Şah İmam Ali Rıza Hicri 203 / Miladi 825 yılının sefer ayında şehadete erişmiştir.
Cevat mahlasıyla bilinen, İmam Muhammed Taki 9 İmam olarak Tarihten yerini alacaktır, şefaati tüm Ehl-i Beyt yaranının üzerine hazır olsun inşallah.
KAYNAKLAR:
Erkânname: Derviş Tur
Hidayet Nurları- Ehl-i Beyt: Ahmet Verde.
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Alevîlik, Muhammed Ali’nin kurduğu bir yoldur. Bu yola ancak akla karayı, doğru ile yanlışı, hak ile ...
DevamAlevilere yüzyıllarca “Rafizi”, “Kızılbaş” dendi. Daha doğrusu Hz. Ali’yi sevenlere “Dinden çıkmış, ...
Devam13. asırda büyük bir karanlık içindedir. İnsanların kazıklara oturtulduğu engizisyon mahkemelerinin ...
DevamHayat denilen yolculuk -doğumdan ölüme- göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçmektedir. Kişi son nef ...
DevamTüm mesele; “Işık mı karanlığı boğacak; yoksa karanlık mı ışığı boğacak?” Eğer ışık karanlığı boğabi ...
Devam