Alevî kelime anlamı olarak Beyt-i Ali’den gelmektedir. Yani Hz. Muhammed’in ailesi dediğimiz Ehl-i Beyt’e duyulan saygı ve muhabbetin ifadesi olarak kullanılır.
Allah’ın varlığına, Kur’an’ı Kerim’e ve içerisinde geçen tüm peygamberlere inanan ve İslam’ın Horasan / Mavaünnehir bölgesinde yeşermeye başlayan ve bir Türkmenlerin yorumu olan Alevilik; Hâce Bektaş Velilerin, Şah Hatayilerin, Pir Sultan Abdalların, Hamdullah Çelebilerin ve nice Hak aşıklarının gittiği yoldur. Bu yola ikrâr verenlere Alevî denir.
SALAT NE DEMEK?
Salât Kur’an’ı Kerim’in birçok ayetinde geçmektedir. En önemlisi neredeyse bütün Kuran çeviricileri salât kelimesini ‘’NAMAZ’’ diye çevirmektedir. Peki öyle midir?
Namaz, Farsça bir kelimedir. Kur’an’da geçmez. Tıpkı oruç kelimesinde olduğu gibi. Oruç’ta Farsça kelimedir. Arapça’da, dolayısıyla Ku’ran’ı Kerim’de savm ve siyam olarak geçer.
‘’Salat’’ın, çoğulu ‘’salavat’’tır. Salavat, tüm salatları içerisinde barındırır. Kur’an’da salat aslında 3 anlamda kullanılır. Genel anlamda ise salat; destekleme ile ilgilidir.
3 tanımda salatı açıklamaktadır. Maalesef bugünün Kuran çevirilerinin tümünde, salatı namaz diye çeviriyorlar. Bu yüzden bazen işin içinden çıkamıyorlar. Örneğin Kur’an’ı Kerim’de Ahzab Suresi 56’da ‘’Allah ve melekleri peygambere çokça salat ederler’’ ayetini, ‘’Allah ve melekleri peygambere çokça namaz kılarlar’’ diye çeviremiyorlar. Tabi ki burada ‘’salat eder’’ yerine ‘’destekler’’ ifadesini kullanmaktadırlar. Bunun gibi onlarca çelişki vardır.
ALEVİLER’DE GÜNLÜK İBADET
ALEVİLERİ ÖTEKİLEŞTİRME (ASİMİLASYON)
Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi devlet kurumları eğitimlerinde ve uygulamalarında İslam’ın yalnızca bir yorumunu. O da Sünnilik inancını esas aldığını görüyoruz. Alevi çocuklarına öğretilen ya da dayatılan Sünnilik yüzyıllardır gelen bir devlet poltikası aslında. Cumhuriyetle birlikte, laiklik ilkesiyle hayata geçirilen bilimgüderlik; Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği aydınlık çizgi maalesef bugün yerini dayatmacı uygulamalara bırakmıştır. Artık Aleviler –Kuran’da da olmamasına rağmen- zorla sünni namazı kıldırılıyor, kılmayanlar not ile cezalandırılabiliyor. Halbuki Kuran’ı Kerim der ki; ‘’ La ikrahe fid dini’’ yani ‘’Dinde baskı/zorlama/dayatma yoktur’’. Bu ayetten habersiz mi acaba Müslümanım diyenler?
Şiilik ise Alevilikten yine farklıdır. Kırklar sembolü, semah şiilere göre sadece bir folklör ve mitolojidir. Şiilikte kadın erkek birlikte ibadet yoktur. Saz ile yapılan ibadetlere ise hurafe derler.
En çok kullanılan iddia ise ‘’Hz Ali camide şehit oldu, siz neden camiye gelmiyorsunuz?’’ savıdır. Ancak bunun belgesi ya da ispat edilecek bir fotoğrafı yoktur. Hürriyet gazetesi yazarı 1972’de Küfe’de Ulu Cami hocasına sorar; ‘’Hz. Ali nerede şehit oldu?’’. Cevap; ‘’kapısının önünde’’.
Kaldıki o dönemde cami yoktu. Mescit vardı. Mescitler ise bugünün camileri gibi minareli, ihtişamlı ibadethaneler değildi!
Diğer bir iddia ise Peygamberimiz Hz. Muhammed peygamber olduğunda ile ilk namaz kılan kişinin İmam Ali olduğu iddiasıdır. Ancak Hz. Muhammed peygamber olduğunda ne Fatiha suresi (ki Fatiha suresi inen 5. Ayettir, yani 147 ayet sonra inmeye başlamıştır.) ne de İhlas suresi vardı. Alak suresinin ise hangi konulardan bahsettiğini biliyoruz. Diğer bir konu ise Kuran’ı Kerim’de secde, ruku ve kıyamda hangi ayetlerin/duaların okunacağı belirtilmemiştir. Bugün kılınan Sünni ve Şii namazları peygamberin vefatından 150-200 yıl sonra yazılmıştır. Kütüb-i Sitte denilen 6 hadis kitabı aslında bu namazların ve sünnet adı verilen uygulamaların kaynağıdır. Anlıyoruz ki, peygamberden çok sonra yeni bir namaz ve yeni uygulamalar icad edilmiştir.
Biz Alevilere düşen okumak, araştırmak ve yolumuza sahip çıkmaktır. Bugün elbette bazı geleneklerimiz, inancımız çağın gereksinimlerine uygun olmayabilir. Çünkü yüzyıllardır lokal yaşamış bir toplumuz. Ancak Allah’ın bizlere en büyük nimeti olan aklı kullanara, Yüce Allah’a ulaşmanın, dünyada ve ahirette mutlu olmanın anahtarını bulur, gelecek kuşaklara tertemiz bir inanç ve tertemiz gelenek, kültür bırakabiliriz.
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Başlangıçta Allah göğü ve yeri yarattı. Daha sonra kendisini gizleyerek eserlerini ön plana çıkartmı ...
DevamCihan var olmadan var olan Ali idi, Cihan var olurken yine var olan Ali’dir. (Mevlana Celalleddin-i ...
DevamNevruz Farsça bir kelime olup, manası yeni gün anlamındadır. Bugün toprağın uyandığı, tabiatın canla ...
DevamHALİFE OSMAN BİN AFFAN DÖNEMİ Hz. Muhammed s.a.s sonra üçüncü Halife Osman bin Affan olmuştu, yani A ...
DevamPirini özünde anar Aşkın küresinde yanar İnsanlığa ilham sunar İkrarında durur kadın Noksanlık var d ...
Devam