İnsanca yaşamak, Onurlu ve Şerefli olanların vazgeçilmez ilkesidir.
İnsanca Yaşamak demek sadece yemek içmek ve çoğalmak değildir.
Kur-an Buyurur ki, “Ben yeryüzüne bir İnsan yaratacağım ve onu yeryüzü İmamı kılacağım ben Ona Ruhumdan ruh üflediğimde sizler ona secde edeceksiniz. Tanrı buyruğunu yerine getirdi, İnsanoğlunu konuşan yaratık eyledi, düşünen idrak eden, vicdan muhasebesi yapan, Hakkın Emir ve İnsanca vazifeleri yerine getiren olarak en Şerefli yaratılmışlardan eyledi Yüce Rabbi-nin Ona sadece iyilik, Sevgi ve hoş-görü bahşettiğini bildi, Anladı ve Biat etti Beli (Evet) Eyvallah dedi.
İnsanoğlu Yaratıcısının bir Yansımasının zerresidir, hayatın neresinde bulunursa bulunsun en önemli meselesi Yaradan’ı ile bağını en güzel ve doğru biçimde sürdürmek olmalıdır.
Bu bağı Hakkın Hakkaniyeti üzere devamı için evvela kendi nefsine hâkim olmak mecburiyetindedir.
Bu konuda Kur-an şöyle buyurur?
“Esirgeyen bağışlayan ALLAHIN adıyla başlarım.
1-Ey Peygamberi Hakk! O, Dini (yevm-i cezayı, Din gününü, yevm-i keşfi likayı) tekzip edeni gördün mü?
2-(Şunu bil ki: O günü tekzip eden) işte O, kimsedir ki: yetimi iter, ünf-ü zecr ile muamele eder, öksüz, yetim ve zayıfı kakar.
3-Ve Düşkün biçarenin yiyeceğine dair teşvikatda bulunmaz. (Kendi yedirmediği gibi yedirene de mani olur. İşte bu kimseler Ahiret ve İnsanca yaşamayı İnkâr eden kimselerdir)
Ey Talib-i hakk: tekzip ve tasdik, ahval-ı kalbiyyedendir. Fakat Asarı zahirde müşahede edilir. Demek oluyor ki yetimlere, acizlere yapılan o rikkatsizlik, merhametsizlik; Dinsizlik alametlerinden sayılıyor.
4- ve 5-- Veyl o Ehl-i Riyaya ki, İbadet ederler de, Ettikleri İbadetlerden bihaberdirler. (Gönülden İbadet etmezler, Münacatlarından tad duymazlar. Müşahedat yok, huzur yok, şuhud yok, sevgi yok...
Hâlbuki İbadet, Abd ile Rabbi arasında birleşmedir. Hukuka Riayet edilmeden edilen İbadet ise Hakk ile birleşme değil.
Ayrılma vardır. Evet, yazık o kimselere ki, ömürlerini vadi-i gaflette, dalalet yolunda evhamı zunun ile geçirirler. Onların yegâne gayeleri Celbi Menfaatten ibarettir.)
6- Bunlar öyle münafık ve mürailerdir; hiçbir işlerini ALLAH için yapmazlar, hep gösteriş için yaparlar.
7- Ve öyle Dünyaya taparlar ki, farz olan Yardımı yapmadıkları gibi,
Yardım etmek amacıyla çaba sarf edenleri de, yardım yapmalarını men ederler, İnsaniyete hizmeti, Din kardeşine karşı ufak bir yardımlaşmayı dahi esirgerler. (İşte vay bunların haline! Bunlar o tekzip ettikleri günün muhakeme-i ilhasinde dosyaları okunduğu zaman CEHENNEMİN azgın Deryasında Mahkûm olacaklardır.) (Maun s, Füyüzat Şemsettin yeşil)
Evet: dedik ya, Yaşamak Şakaya gelmez, büyük bir Aşk ile Yaşayacaksınız, İnsanlık Uğruna hiç tereddüt etmeden, hem de hiç tanımadığın halde onun bir İnsan olduğunu veya Bir canlı olduğunu bilmek ve hiç karşılık beklemeden ona yardım ede-bilecek, hatta hayatını bile tehlikeye atabilmektir İnsan olmak.
Sen eğer Yardım edene engel oluyor ve tüm menfaatleri kendine yontuyorsan, gösteriş amaçlı İbadet eder görünüyorsan, Hakkın Gerçek Dini İnancını araç olarak kullanıyor isen İnsan kalıbında olsan ne fayda.
Hakk Muhammed Ali Yol ve Erkânı, Kur-an da, Adına İSLAM denilmiştir, İslam: Sevgi, Barış, Hoş-görü, kardeşlik ve Güven ise eğer,
Ve bu Güzel Ahlaki İnancı doğru sürdürmek ve Nefsi için yaşayıp nefsine esir olmamak ise YASİN, yani İnsan olmaktır hüner.
En Bahtiyar İnsan odur ki, Dünya menfaati için İnsanlığını unutmaya ve hep Allah-ın gölgesinde yaşamış ola.
EY Âdem-oğlu Mazlumun AH-I o kadar keskindir ki, hiçbir cellâdın yapamayacağı işi yapar.
Bir Atasözü der ki: bir bu Evreni gelecek Çocuklarımıza Emanet Etmiyoruz biz bu Evreni bu doğayı Çocuklarımızdan Emanet aldık ve bu Emaneti Eksiksiz ve mükemmel bir şekilde teslim etmeliyiz.
O halde bize düşen tek ve İnsanca olan ise bize dayatılan Emevi, Vahabi mezhebinin Çirkefliklerinden sıyrılıp onların dayatması olan kin, kibir, nefret duygularından kurtulmak ve Hakk Muhammed ALİ ve Evlatlarının Yaşam Biçimi olan İslam’ın Ahlakını ve Hakkaniyetini sürdürmek için Evvela bizler kendimizi tamamlayalım.
Çünkü biliyoruz ki: onların İnancında, İnsana sevgi, doğaya sevgi komşuya sevgi ve Muhabbet vardır.
Zillet ile yaşamaktansa İzzetle ölümü tercih etmek vardır.
Bir defa zalim olmaktansa bin defa Mazlum olmak vardır.
Çocuk henüz Reşit olmayan-a denir ki, o masumların Hakkına saygı ve sevgi göstermek vardır.
Komşusu Aç yatarken Tok yatan bizden değil diyen bir İnsanca yaşamı sürdürmek vardır.
Kur-anın Maun suresindeki gibi En asil olan İbadetin yardımlaşmak olduğunu bilmek ve bu yardımlaşa ve dayanışmayı gelecek kuşaklara iletmek olmalıdır.
Bu yardımlaşma İbadetini engelleyen nesil-i İrşat edip doğru yolu o İnançsız nesile öğretmek vardır. Kabul etmeyen Azgın Güruh ’tan Uzak durmak vardır.
Şeytan Denilen Nefse aldanmayalım her kesten evvel kendimize bakalım ve elimizdeki Ömür fırsatını boşa harcamayalım Unutmayalım ki,
Nefesimiz sayılıdır ve bir gün mutlaka bitecektir.
Ey Rabbimiz;
Ey sayamadığım nimetlerin sahibi.
Ey Âlemlerin Rabbi,
Ey sabredenlerin seveni,
Ey en güzel İsimlerin sahibi,
Ey Bağışlanması bol olan,
Ey Duaları kabul eden,
Ey tövbeleri seven, Ey affedici olan Rabbim Bizleri AF ettiğin Kullarının arasına kat,
Dileklerimizi Niyazlarımızı ve yardımlarımızı Hakk Muhammed Ali, Evladı Ehli-Beytin Hürmetine Kabul et.
Bizleri namertlerin toruna düşürme, Kul Beşerdir hata işler Sultan olan da bağışlar Niyetiyle Diyoruz ki, Sultan olan Yüce Yaradan sensin Bağışla… Gerçeğe HÜ
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Alevîlik, Muhammed Ali’nin kurduğu bir yoldur. Bu yola ancak akla karayı, doğru ile yanlışı, hak ile ...
DevamAlevilere yüzyıllarca “Rafizi”, “Kızılbaş” dendi. Daha doğrusu Hz. Ali’yi sevenlere “Dinden çıkmış, ...
Devam13. asırda büyük bir karanlık içindedir. İnsanların kazıklara oturtulduğu engizisyon mahkemelerinin ...
DevamHayat denilen yolculuk -doğumdan ölüme- göz açıp kapayıncaya kadar çabucak geçmektedir. Kişi son nef ...
DevamTüm mesele; “Işık mı karanlığı boğacak; yoksa karanlık mı ışığı boğacak?” Eğer ışık karanlığı boğabi ...
Devam