Asr Suresi;
1- Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah vaktine /ikindi vaktine/Asr-ı saadet’e ki,
2- İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!
3- İnanıp hayra ve barışa yönelik işler yapanlar, birbirlerine hakkı önerenler, birbirlerine sabrı önerenler müstesnadır.
Asr ( zaman, devir ) saadet ( mutluluk ) kelimelerinden meydana gelen Asr-ı Saadet’in anlamı “ mutluluk dönemi” demektir. Bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in yaşadığı döneme Asr-ı saadet dönemi denilmektedir.
-Hz. Muhammed’in “İnsanların en hayırlısı benim asrımda yaşayandır “hadisinden esinlenerek kullanılan Asr-ı Saadet dönemi karanlıkta kalan düşüncelerin Kur’an-ı Kerimin ışığıyla aydınlandığı, Peygamberin sahabelerini yetiştirdiği, sevgi ve barış dini olan İslam’ın tebliğ edildiği, İslam’ın en temel ilkesi olan tevhit inancının kendini gösterdiği, tüm insanlığa kurtuluş olan dönem için kullanılan bir ifadedir.
-Yüce Peygamberimiz cahiliye döneminde merkeze Allah’ı koyarak, etrafında okuma yazma bilmeyen toplumlara nefs-i emarelerin den kurtulmalarını, nefislerini sorgulamalarını, kişinin en büyük düşmanının kendi nefs-i olduğunu, nefisle mücadele etmenin düşmanla cenk etmekten daha zor olduğunu anlattı.
-Cehl sözcüğünden türeyen Cahiliye ( Hakkı inkâr etmek, batıla inanma ) dönemini kapsayan fetret devrinde putperestlik yaygındı. Ciddi bir yozlaşmayla birlikte servet sahipleri daha çok zengin olurken, halk tam tersi daha çok yoksullaşmıştı. O dönemin en kötü izlerinden biriside, kız çocuklarının doğar doğmaz toprağa diri diri gömülmesi idi. Peygamber efendimizin ahlak ve eşitlik anlayışı hızlı bir şekilde etkisini göstermeye başladığı andan itibaren manaya yolculuk başlamıştı. İslam’ın yayılması ve Kur’an-ı Kerimin tebliğiyle birlikte cahiliye örf ve adetleri tamamen alt üst olmuştu.
Asr-ı Saadet dönemini iki bölüme ayırabiliriz;
-Hz. Muhammed’in tüm insanlığın refahı, huzuru için yapmış olduğu bu tevhit mücadelesinin asıl amacının kişilerin zihinlerindeki tüm kötü putları kırmak olduğunu anlıyoruz.
-Araf suresi 23 "Ey Rabbimiz, öz benliklerimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız." Ayetinden esinlenerek hareket edecek olursak kişinin hüsrana uğramaması ve kaybetmemesi için Asr-ı Saadet’e ( mutluluk dönemine ) ulaşması gerektiğini anlıyoruz.
-Bazı kaynaklarda Asr-ı Saadet teriminin İslam’ın 2. Dönemi olan dört halife dönemi içinde kullanıldığına rastlıyoruz. Eğer ki bu terim halifelerin dönemi içinde kullanılacaksa, İmam Ali dönemi için kullanılması daha etik ve doğru olacaktır. Çünkü İmam Ali hilafette kaldığı dört buçuk yıllık süre boyunca tamamen Peygamber öğretisi ile hareket etmiş ve diğer halifelere oranla daha adaletli siyasi bir otorite izlemiştir.
-Biraz geniş kapsamlı düşündüğümüzde de Asr-ı Saadet kavramının yalnızca İslamiyet’e ait özel bir kavram olmadığı kanısına da varabiliriz. Çünkü her güzel mücadelenin, ideolojinin ve düşüncenin tarih sayfalarında mutlaka bir Asr-ı Saadet örneği vardır.
Kaynak: Kur-anı Kerim çeviri/ Yaşar Nuri Öztürk
Alevi İslam İnanç Hizmetleri
Aslan İlhan Dede
